11 Aralık 2011 Pazar

bütünkadınlarınkafasınasıçılmıştır.




*kokusunu çoktan unuttuğum bir zaman diliminde bile, kendini parmağın ağzına asılı anımsıyorsan, öykü başlamıştır. öykü, annenin sümerce bir yenilgi yazıtı olmasıdır. baba, her zaman olduğu gibi karanlık bir kapı aralığı, dikenli bir kilit sesi. o içeri girdiğinde, sen artık hep dışardasın.
göğsüne abanan anne ağlamasıdır öykü, beyaz.
...
öykü, kanatlarıı kıran insana aşık olduğunu kabul etmek ve her ikindi patiskadan kanat biçmektir kendine.

-bizden kaçırdıkları/kaçırmaya çalıştıkları bakışlar geliyor aklıma. ve koca bir kadının ağlaması. o içeri girince biz hep dışardayız.
ve böyle insanlar hep kanatlarını kıran insanlara aşık oluyorlar. ne kadar da salakça değil mi?


*eğer acıyı baba yarattıysa, bunun acı olduğunu söyleyen de anneydi. acı çekme yeteneği ondan edinildi. böylece tamamlandı ağlama. yaşamak fidel'e doğru böyle biçildi. topu topu 3-5 kişi şehrin bir yerlerindeydik hep. hiç olmadık bir zamanın içindeydik. en fazlası bir pencere açılıyordu belki. ya da bir ağaç çıkıyordu yolumuza; ama dünya, hiçbir zaman kalabalık olmadı. kaç kişiydik ki zaten? ben, anne, baba, fidel.. ve belki de alara.

*alara, sen neleri terk ettin annen gibi yenilmemek için? biz ne zaman annemiz gibi olduk? aslında babamız olan o adamları nasıl bulduk? yenildiğimiz bir maçın rövanşı bu, alara, dikkatli ol.
o adamlarda babanı öldürebildin mi? ihtimal, öldüremedin. yenildin.
öfke, her yenilgiyle içimizde büyüyen cüzzamlı bir çocuk, alara. anlamsız ve zamansız ağlamalar. ve sonra:
''neden oluyor bilmiyorum. ara sıra böyle olurum ben. aslında seni çok seviyorum. çok seviyorum. dengesizliklerim için özür dilerim.''
aslında ne sevdin ne de öldürebildin onları, alara.

-
kelimesi kelimesine yazmış resmen. nerden buluyorum bunları sahi? neden bu maçta bizim için hep yenilmek var? hiç öldüremiyoruz. boşuna çabaladığımızın farkında olarak her seferinde yeniden deniyoruz/yeniden yeniliyoruz. onların hiçbirisinde ölmeyecek o adam. o adam hiç ölmeyecek.

*aklın beklenmedik zamanlarda gelişi aldatır insanı, ''burdayım'' sanırsın. oysa akıl erkektir ve..
akıl, bazı sorunları uzaklaştırmaya yarar

*ben ve benim gibiler, dünyada hiçbir şeyi değiştiremeyeceğimizi düşünerek büyüdük.

*sonra da 41. odanın anahtırını verdi. ama sakın açma, dedi. 41. oda neden yasak? eğer yasaksa neden verdi anahtarı? neden anahtarlar verip yalnız bırakıyorlar bizi?

*BÜTÜN KADINLARIN KAFASI KARIŞIKTIR.
çünkü...
bir gün bir anda, bazı kızgınlıklarını unuttuğunun farkına varacaksın. artık pek düşünmediğini, çünkü artık bildiğini anlayıp, ellerini bir klarnet taksimi gibi uzatacaksın. hâlâ kafan karışık olacak. ama artık bunu seveceksin. sevmelisin de.
çünkü..
KADINSIN.


hoşuma giden ve işaretlediğim fazlaca sayfa var tabi ki ama yine de her zmaan için en çok baba-kız ilişkisinin/ilişisizliğinin yazıldığı yerleri seviyorum tabi ki. belki de hayatımdaki bütün yanlışları hiç haberi olmadan o adama yüklemek istiyorum. ama sorguladığım zaman da çok mantıklı geliyor. ve ne zaman bunlar yeniden aklıma gelse, sorumlusu olmadığımız şeylerin sorumluluklarını yüklenmiş olmamız hayatın adaletsizliği gibi düşünüp de isyan etmiş olmaktan çok korkuyorum. ama kendiliğinden aklıma geliyor. 'neden?' sorusu mesela. kısa aslında. ama yakıp kavurabiliyor insanın içini. sorduğun zaman neden olduğunu düşünmüyorsun çünkü. hızlı hızlı görüntüler geçiyor gözümün önünden ama hiçbirisi 'neden'i değil. hepsi de sonuç. sıkılıyorum, bunalıyorum. ama bazen düşüncelerimizi kısıtlamayı öğrenmek zorundayız. eğer mutlu olmak istiyorsak. bu sefer de kandırmaca gibi oluyor mesela. -masucuktan mutlu olmak.- bunu da geçiştirmeye çalışıyorum o zaman.


-yoo çok mutluyum, ne var ki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder