23 Mayıs 2012 Çarşamba



telefonda arkadaşımla konuştum bugün. "ya iyisi mi ben yurda geçeyim, burdan daha beter olamaz nasılsa." dedim. o da bana "her daha kötüsü olamaz dediğinde senin için olabilecek daha kötü muhakkak var, farkına varamamış olamazsın değil mi?" dedi.

babam dindarlıkta gelinebilecek son noktalardan birinde olduğu için ve de bir baba olduğu için bu durumu ancak "yani şanssız demeyelim de; bazı insanların kader çizgileri ee yani ııı.. yani...." diye açıklayabiliyor. ama ee'den, ıı'dan sonrası gelmiyor mesela.

yeteri kadar anlatabildim mi ?

2 sene cemaat çilesi çekip fırsat bulduğum an "ay hadi kurtuldum bundan sonra artık her şey çok iyi olacak." deyip en yakın lise arkadaşlarımın yanına sığındım; şimdi bu sefer bunlar daha beter canımı okuyorlar. üstelik, yemin ederim, hiçbir suçum yok.

ne yapayım şimdi ben? insan çok dua ederse, hep etmeye devam ederse, ama her seferinde aynı şey olursa o zaman çaresiz hissetmez mi insan? umudu tükenmez mi hiç insanın? o da zaten başımıza gelebilecek en kötü şey değil mi?

20 Mayıs 2012 Pazar



yazmanın rahatlatıcı etkisini de tek harf bile yazamadığım zamanlarda fark ettim. şimdi de sırf biraz içimi dökebileyim diye zoraki yazıyorum. içimde tanımlayamadığım ilginç bir hal var. -çok arabesk olacak diye çektiğim acıların diyemiyorum- yaşadıklarımın beni olgunlaştırması mı diyeyim, büyük dibe vuruş öncesi sessizlik mi diyeyim, artık çoktan içime içime çökmüş olmak mı, yoksa acaba gerçekten önceden yeterince isyan edip bi faydasını da görememekle kalmayıp artık dersini alıp akıllanmış olmak mı, bilmiyorum.

yine yazamıyorum. huzur çok önemli, çok.
dua ederken hayırlısı demeyi her seferinde unuttuğumuz için oluyor sanırım bunlar. o cehennemlerden kurtulayım dedim, elime fırsat geçti hemen toparlandım çıktım ve ailemin izin vereceği yegane insanlar olan 2 lise arkadaşımın evine geldim. denize düşen yılana sarılıyor çünkü. ama ben zannediyordum ki her ne kadar bu ev okuluma 1buçuk-2 saat mesafede de olsa burada huzur bulabilirim. öyle değilmiş işte. sağ olsunlar geldiğime bin pişman ettiler. şimdi burada anlatamıyorum da ne olduğunu ama yakın çevremdeki herkes -ortak arkadaşımız olanlar da dahil- durumdan haberdar ve onların yorumu da benim bahtsız bedevi olduğum yönünde. çünkü gerçekten elimden gelebilecek hiçbir şey yok. insanın yaşadığı yerde huzurunun olması çok önemli bi'şey gerçekten. bir gün ben de "falanca yerde kalıyorum keyfim de yerinde oh valla ya" diyebilen birisi olabilecek miyim çok merak ediyorum.

15 Mayıs 2012 Salı

hadi en baştan başlayalım.

önce biraz huzura ihtiyacım var. sınavları ve psikoloji zirvesini atlattım, anneme gidiyorum. 2 gün boyunca dizinin dibinde ayrılmama kararı aldım. ayrıca deniz yolculuğu mükemmel. idobus'ü kim buldusa helal olsun. dilerim bir gün biri istanbul'dan izmir'e sırf deniz yoluyla gitmeyi de icat eder. ben şimdi anneme gidiyorum.

yolculuk güzel.