20 Mayıs 2012 Pazar



yazmanın rahatlatıcı etkisini de tek harf bile yazamadığım zamanlarda fark ettim. şimdi de sırf biraz içimi dökebileyim diye zoraki yazıyorum. içimde tanımlayamadığım ilginç bir hal var. -çok arabesk olacak diye çektiğim acıların diyemiyorum- yaşadıklarımın beni olgunlaştırması mı diyeyim, büyük dibe vuruş öncesi sessizlik mi diyeyim, artık çoktan içime içime çökmüş olmak mı, yoksa acaba gerçekten önceden yeterince isyan edip bi faydasını da görememekle kalmayıp artık dersini alıp akıllanmış olmak mı, bilmiyorum.

yine yazamıyorum. huzur çok önemli, çok.

1 yorum:

  1. Tahliye anını hayal edemeyen bir kader mahkümunun çadesizliğine ışık tutan, birgün belki de bir af umuduyla bu hüzünlü kuyunun mazgallarından kurtuluşun manifestosunu bu sayfada şiirlere dökme gününü bekliyor gibisin.

    Yazdıkça o zaman yazasın gelecek.. Acı, ıstırap çekmeyen bir kamil insan gördünmü sen hiç.. Olgunlaşmanın temel şartı ruhun disiplini olduğunu elbette biliyorsun. her ne olursa olsun bu ruhi sarmaldan kurtuluşun da günü var. Bu kurtuluş anın müjdesini saatlerin akrepleri ayak diretirken, yelkovanlar ise sabırsızla vermek istemektedir. Umarım tez zamanda öznle, sözünle buluşyursun.

    YanıtlaSil